Yine Doğdu Tanyıldızı, uzun bir hazırlık evresinin sonucu olarak, bu yaz son noktasını koyduğum bir roman oldu. Bu romanın öyküsünü kurmak için çabaladığım kadar, dilini kurmak için de çok çabaladığımı söylemeliyim.
Kurmacanın tarihi üzerine düşündüğüm derslerimden birinde anlatıcıyla yazarı ayırmaya karar verdim. Çünkü Rönesans'a kadar yazanla anlatanın ayrı olduğu zaten çok belirgindi. Zaman içinde yazarlar anlatıcının ve yazanın birleştiği kişi oldular. Ben bunları ayıracak ve yeniden birleştirdiğimde yazanın ve anlatanın farkına vardığımız bir düzlem yaratacaktım. Benim için bir öyküyü anlatabilmekten çok daha derin bir dalıştı bu.
İkinci dalış katmanı görsel yazı dediğim kavramın keşfiydi. Bu kavramı da düşündüğüm zamandan beri heyecan içindeydim: Çünkü günümüz yazısında duyuların; özellikle görme duyusunun baskın olduğunu düşünmekteydim ve yazarın söz bakımından kendini salıp koyvermesine engel olan bu düzlemin içeriğini tartışmak gerektiğini söylüyordum. Bu amaçla bir yazı yayımlasam da asıl tartışmayı kitabın yayımlanması sırasına bıraktım ve yazının görselleşmesi konusunun düşünsel içeriğini belirginleştiren bir yazı daha yazdım. Bunu da yakında YKY Kitaplık'ta tartışmaya açacağım.
Son bir bilgi: Artık bütün kitaplarımla Yapı Kredi Yayınları'ndayım.