Güvercine Ağıt Kapadokya Dörtlüsü II (1999, Roman)
Büyük bir yaz yağmurunun ardından, bulutların ardından çıkan ayışığı Anadolu’nun beş ayrı yerinden görünür. Bu, aynı gece içinde yaşanan birbirinden farklı olayların anlatılması içindir ve bu beş kişinin yolu bir şekilde kesişir. Güvercine Ağıt, Kapadokya dünyasının heterodoks yapısı içindeki kişisel yaşamların hikâyesidir. Bu romandaki pek çok karakter, edebiyatımıza konu bile olmamış başka hayatların insanlarıdır.
Yazarın Kapadokya temalı kitaplarının ikincisidir.
Kapadokya ile ilgili olarak anlatılan romanların üçüncüsüdür; üç erkeğin hayatını anlatır. Bunların kesişim noktası “kalender” kavramıdır. Takvim, zaman gibi anlamları da içeren bu sözcük, İtalya manastırlarından Osmanlı vergi eminlerine varıncaya kadar geniş bir yelpazedeki olaylarla işlenir. Güçlü kadın karakterlerin dramı, büyük bir felsefi birikimin hayata indirilmiş açıklığı ve dilin o zamandaki şaşırtıcı kıvamı bu romanda bir aradadır. Kalenderiye, 2009 Dame de Sion Edebiyat Ödülü’nü almıştır.
Dönüyor Zaman, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş zamanı ile ilgili bir çağı görerek açılmaktadır. Asker kaçaklarını kovalayan ve cephe gerisinde doktorluk da yapan Kolağası Hakkı Bey’in etrafında düğümlenen çok aşamalı bir dönüşüme yer verir.
Dağlarda asker kaçağı olarak gezenleri, Rum ahaliyi, mübadeleyi, Yunan iç savaşını, köy enstitülerini, Kore savaşını, Demokrat Parti’nin ilk yıllarını ve Kapadokya kiliselerinde çalışan sanat tarihçilerini konu edinir.
Dönüyor Zaman 1952 yılında yaşanan iki günü ve bunun yılların gerisindeki izdüşümleriyle ilgili bir olay örgüsüne yaslanır: Sözün acılı söylenişiyle, bugün artık tanımadığımız bir ülkeyi ve geçmişi anlatmaktadır. Orası hem biziz, hem değiliz. Zaman bir yel gibi gelip geçmiş ve her şeyi değiştirmiştir.
Gürsel Korat, insanın "zaman"la ilişkisine bir kez daha parmak basıyor: "Gelecek zamanın bir bölümü şimdi bilinse ne olurdu?" sorusuyla vücut bulan roman, aşk, tutku ve bağlılık gibi kavramları alt üst eden "iktidar" kavramına tutku dolu bir heyecanla eğiliyor. Bizans'tan Selçuklu'ya bakmak gibi ilginç bir özelliği olan, derinlikli, karmaşık ama zevkli, görkemli ama sade bir roman. Bir İstanbul romanı.
Modernlik öncesinde öykü yalnızca anlatılırdı. Modernlikle birlikte yazar, hem anlatanı hem de yazanı kendi bünyesinde toplayan ilk kişidir. Yine Doğdu Tan Yıldızı, bu ayrımın farkına vararak açılış yapar: Anlatan ve Yazan farklıdır. Burada görsel teknikleri kullanmaya yarayan bir sesleniş formuna varır yazar. "Yazının görselleşmesi" dediği şeyin laboratuvarında dolaşırız: Yani yazar hem anlattığının hem de yazdığının farkındadır. Bir büyük üslup romanı.
Unutkan Ayna (2016, Roman) ORHAN KEMAL ROMAN ARMAĞANI 2017
12 Haziran 1915. Yozgat ve Kayseri'de çok canlar yanmış, köyler yok olmuş, Ermenilerin mahvına varan büyük olaylar çoktan doruğa çıkmış. Rumların ağırlıklı olarak yaşadığı Nevşehir'e de felaket yaklaşıyor. Fakat tuhaf bir şey oluyor, tehcir için gelen askerler bir şey arıyor. Müslüman, Rum ya da Ermeni demeden herkesin evi alt üst ediliyor. Bu durum 22 Haziran'da sona erecektir ama yaşamda başlangıç ve son diye bir şeyin olmadığı akıllarda yer edecektir.
Dalgın Dağlar (2017, Öykü)
Çizgili Sarı Defter (1996) ve Gölgenin Canı (2004) bir araya getirildi ve Dalgın Dağlar bu ikiliden oluştu. Yazarın şimdiye kadar yayımlanmış bütün öykülerine ulaşmak için iyi bir yol...
Ayı yavrusu Potuk'un bir derdi var: O servis otobüsünde cam kenarında oturmak istiyor. Bu konuda dertli olsa da bir gün çözüyor bu sorunu. Bunu nasıl yaptığı da kitapta yazılı. Şarkı sözleri bile var.
Kunday, Gölgeler çağı (2017, Gençlik Romanı)
Olağanüstü güçleri olan şamanlar, Moğolların Anadolu'ya gelişi karşısında yaşamı koruyabilecek midir? Ölümsüz kahraman Hızır'ın bu hiçbir yerde söylenmemiş hikayesi, büyük bir macerayla, başlıyor!
0 yorum:
Yorum Gönder