Dönüyor Zaman, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş zamanı ile ilgili bir çağı görerek açılmaktadır. Asker kaçaklarını kovalayan ve cephe gerisinde doktorluk da yapan Kolağası Hakkı Bey’in etrafında düğümlenen çok aşamalı bir dönüşüme yer verir.
Dağlarda asker kaçağı olarak gezenleri, Rum ahaliyi, mübadeleyi, Yunan iç savaşını, köy enstitülerini, Kore savaşını, Demokrat Parti’nin ilk yıllarını ve Kapadokya kiliselerinde çalışan sanat tarihçilerini konu edinir.
Dönüyor Zaman 1952 yılında yaşanan iki günü ve bunun yılların gerisindeki izdüşümleriyle ilgili bir olay örgüsüne yaslanır: Sözün acılı söylenişiyle, bugün artık tanımadığımız bir ülkeyi ve geçmişi anlatmaktadır. Orası hem biziz, hem değiliz. Zaman bir yel gibi gelip geçmiş ve her şeyi değiştirmiştir. Romanda Ürgüp-Göreme-Avanos- Zelve-Sinasos ve Çavuşin eksenli bir Kapadokya ile Kayseri Pazarören ve Yunanistan’da Nea Prokopi (Yeni Ürgüp) yer alır; fakat romanın düşünsel coğrafyası daha geniştir: Kut’ül Amare’den Hindistan’a, Sinop’tan Balkanlara varıncaya kadar pek çok yerde zihinsel bir yolculuk sürdürürüz.
Kapadokya ile ilgili romanlar yazma yolculuğum sona ermiş görünüyor. Yine Doğdu Tanyıldızı ve Unutkan Ayna’yı da bu kapsama dahil edersek Kapadokya’yı konu edinen altı roman yazarak noktayı koymuş oluyorum.
Dörtlümüz sona erdiğine göre son olarak şunu belirtmeliyim: Kapadokya romanlarının başında deyişler ve kitabelerin yazara ait olduğu yazılıdır. Bu uyarı deyişlerin “ne kadar güzel yazıldığını” belirtmek için değil, kaynak soranların çokluğu yüzünden oraya konulmuştur.